Psychological Support and Therapy by Nova Counselling

Welcome

Since you’ve found your way to this page, you may be going through a challenging time in your life. We all face difficulties at times—conflicts in relationships, shifts in mood, traumatic experiences, or unexpected life events. Psychotherapy can support us through these moments.

“Maybe happiness is this: not feeling like you should be elsewhere, doing something else, being someone else.”

-Isaac Asimov

Talk It Out

Hello, I’m counsellor Cansu Cangir.

From my experiences as both a therapist and a client, I understand that the most important element of the therapy process is a trusting relationship. In a therapy journey focused on building this relationship, I aim to guide you in developing coping skills for stress, building healthy relationships, and discovering your potential.

Before starting sessions, I offer a free 15-minute online consultation so we can get to know each other and I can answer any questions you may have. Sessions are usually scheduled once a week for 50 minutes, but can be arranged according to your needstwice a week, every two weeks, or at another frequency. We can discuss all the details during the 15-minute consultation.

Education & Professional Journey

Graduated from İzmir University, Department of Psychology, in 2016.
Completed clinical internships at Saint George and Balıklı Rum Hospitals in Istanbul.
Contributed to research projects at Koç and Bielefeld Universities in 2017.
Moved to Ireland in 2018.
Completed a Master’s degree in Applied Psychology at Dublin Business School.
Working as a counsellor since 2021.

Nova Counselling Therapy Areas

Trauma & Recovery

Learn More

Depression

Learn More

Anxiety and Stress

Learn More

Post-Traumatic Stress

Learn More

Neurodiversity

Learn More

Self-Confidence Issues

Learn More

Stres tepkimin kaynağı, yakın temasta olduğum bir ilişkiden kaynaklandığında; savaşma (fight), kaçma (flight) ya da donup kalma (freeze) gibi yollarım yoksa, geriye kalan tek hayatta kalma stratejisi, beni inciten kişinin gönlünü hoş tutmak ve onun beklentilerine uymak olabilir (fawning).

Kendini güvende hissedebilmek için başkalarının mutluluğunu, onayını ya da rızasını bir ön koşul olarak görmek çoğu zaman bağlanma travmalarıyla ilişkilidir ve yetişkinlikteki ilişkilerde de tekrarlanır.

Yürürken salgılanan endorfinin stres ve kaygıyı azaltmasının yanı sıra, doğal olarak sağ kol - sol bacak ve sol kol - sağ bacak çapraz şekilde hareket eder. Bu ritmik, çapraz beden hareketleri, beynin sağ ve sol lobları arasında iletişimi (senkronizasyonu) artırır.

Bu:

Duygusal düzenleme,

Problem çözme ve

Zihinsel dengeyi destekler.

Yani yürürken hem fiziksel hem de nörolojik bir "denge" oluşur.

Not: Üniversite öğrencilerine öncelik tanınacaktır.

Dayanışmayla 💜

Herkese Merhaba,

Bu yıl doğum günümü, afetten etkilenen topluluklarla dayanışma içinde çalışan Hayata Destek Derneği için bağışlayarak kutluyorum.

Sivil toplum alanında çalışanlar bilir; Hayata Destek, hiçbir siyasi amaç gütmeyen, şeffaf ve hesap verebilir bir platform.

2005 yılından bu yana insanlık, ayrım gözetmeme, tarafsızlık, bağımsızlık ve hesap verebilirlik ilkeleriyle hareket eden dernek; Acil Yardım, Çocuk Koruma ve Sivil Toplumu Güçlendirme ve Koordinasyon alanlarında kritik çalışmalar yürütüyor.

Hayata Destek, en kırılgan grupların insana yakışır yaşam koşullarına erişmesi için sahada aktif olarak yer alıyor ve hayatı gerçekten destekliyor.

Bu anlamlı günü, daha fazla insanın hayatına dokunabilmek için bağış yaparak değerlendirmek istedim. Destek olmak isteyenler için link bio’da!

Şimdiden teşekkürler 🌸

Kabul kararlılık teorisi, bireylerin aldıkları kararlar veya benimsedikleri davranışlara bağlı kalma eğilimlerini açıklayan psikolojik bir teoridir. İnsanlar, verdikleri kararlarla tutarlı bir benlik algısı oluşturmayı ve bu tutarlılığı sürdürmeyi hedeflerler.

Bir meseleyi çözemeyeceğini anlamak ve bunu kabullenmek, kabul ve kararlılık teorisinin "kabul" aşamasını yansıtıyor.

Kabul, kişinin değiştiremeyeceği bir durumu fark etmesi ve buna direnç göstermemeyi seçmesidir. Bu, bir teslimiyet değil, daha çok gerçeklikle barışma ve enerjiyi etkileyebileceği alanlara yönlendirme kararıdır.

Kararlılık ise bu kabulden sonra gelen adımları içerir: "Bu durumu nasıl yönetebilirim? Bu durumda nasıl ilerlerim?" gibi sorularla aktif bir duruş sergilemeyi ifade eder. Dolayısıyla, kabul süreci bir sorunun çözümsüzlüğünü anlamayı ve bunun getirdiği duygusal yükü hafifletmeyi sağlar, bu da aslında bir çözüm biçimidir.

#ACT #kabulkararlılık

John Berger'ın, Martine Franck'le "fakslaşma"larından, '98'de, Martine'nin "Mutlu musun?" sorusuna cevabıdır:

"Mutlu muyum? Mutluluğun bir hâl olduğuna inanmıyorum aslında. Mutsuzluk olabilir ama mutluluk, doğası gereği anlıktır. O an birkaç saniye sürebilir, bir dakika, bir saat, bir gün ve bir gece, ancak bir hafta böyle gitmesinin mümkün olabileceğini düşünmüyorum hiç. Mutsuzluk ekseriya uzun bir roman gibidir. Mutluluk fotoğrafa benzer daha çok! ve senin dediğinle yakından ilintilidir: hayret hissi... İzlenimim o ki, gençken mutluluk anları ıstıraba yakın bir noktaya itilirdi, şimdiyse bir sığınak gibiler adeta... Kimi anlarda hayret edebilmekten mutluyum. Senin Cibuti'deki ağacının karşısında duyduğum hayret gibi!"

*Bir Fotoğrafı Anlamak

Dublin'de yüz yüze terapi seansları hakkında bilgi almak veya randevu oluşturmak için benimle iletişime geçebilirsiniz.

✉️: psk.cansucangir@gmail.com

@ivijtherapycentre

Duygular gelip geçicidir. En olumlu olanları da en olumsuz olanları bize sadece 'uğrar'. Hiçbir duygu sürekli bizimle kalamaz.

Hissettiğiniz duygu, siz onu fark ettikçe anlam kazanır, işlevini tamamlar, şiddeti ve sıklığı azalır ve en sonuna yitip gider. Dolayısıyla mutluluğu da sürekli hissetmek mümkün değildir.

Psikolojik sağlığın en önemli göstergelerinden biri, kişinin olası bütün duygulara aynı mesafede durabilmesidir. Yani hiçbir duyguda gereğinden fazla kalmamak ve hiçbirinden de korkup kaçmamak.

#mutluluk #psikolojiksaglamlik #duygu #duygularinkabulu #happiness #emotion #resilience #acceptofemotions

Doğumdan itibaren, hayatta kalmamız tamamen bağlanma figürlerimize (veya yakın bakım verenlerimize) bağlı olduğu için büyüdüğümüz ortamlara uyum sağlar ve bu uyumu içselleştiririz. Siz, büyüdüğünüz çevreyle nasıl uyumlandınız?

1. Çocukken yetişkinlerle güvende (ve bağlantıda) kalmak için ne yapmanız gerekiyordu? Örnek: "Uysal olmam ve hiçbir sorun çıkarmamam gerekiyordu," "Sessiz kalmam gerekiyordu," "Duyulmak için savaşmam veya aşırı tepkisel olmam gerekiyordu.”

2. Bu adaptasyonları yetişkin arkadaşlıklarınıza ve yakın ilişkilerinize nasıl taşıyorsunuz? Örnek: "İnsanları memnun etmeye çalışıyorum," "Çatışmalarda çok tepkisel oluyorum," "Kapanıyorum ve nasıl hissettiğimi açıklamakta zorlanıyorum.”

3. Bu adaptasyonlar nasıl acı veya ıstıraba neden oluyor (veya arzuladığınızın tersi bir etki yaratıyor)? Örnek: "İnsanları uzaklaştırıyorum," "Savunmasız olmaktan korkuyorum veya olamıyorum," "İnsanlar ağladığında veya duygularından bahsettiğinde bunalıyorum veya altından kalkamayacak gibi ezilmiş hissediyorum."

*İçerik, Dr. Nicole LePera'nın How to Do the Work kitabından çevrilerek uyarlanmıştır.

##nicolelepera #howtodothework

“Üzerini örttüğümüz her şeyin altında kalırız."

Zihin ve beden ayrılmaz bir bütün. Zihinsel sağlığınızı ihmal ettiğinizde, zihninize iyi bakmadığınızda bedeninize de birebir aynı şeyi yapmış olursunuz. Molaya ihtiyaç duyduğunuzda kendinizden bunu esirgemeyin. Dünya bekleyebilir.

Stres, travma ve sinir sisteminin düzensiz çalışması sadece zihinsel değil, aynı zamanda vücudunuzdaki fizyolojik durumlardır. Bu durumlarla bilişsel olarak başa çıkabiliyor olabilirsiniz; örneğin, yaşadıklarınızı sakin bir konuşmayla çevrenizdekilerle paylaşabilirsiniz, ancak bu, bedendeki düzensizliği gidermez.

Stres veya travma yaşadığınızda, vücudunuz kortizol ve adrenalin gibi hormonlar salgılar. Bu tepki, ani tehditler ve tehlikelerle başa çıkmanıza yardımcı olan doğal ve gerekli bir mekanizmadır. Ancak, uzun süreli stres veya travmaya maruz kaldığınızda, vücudunuz bunalmaya başlar ve sürekli stres hormonu salınımı sağlığınıza ve genel iyilik halinize uzun vadeli zararlar verebilir.

Kronik stres şunlara yol açar:

Kilo sorunları

İlişkilerde zorluklar

Düşük ruh hali / düşük enerji

Beyin sisi / konsantrasyon güçlüğü

Yaratıcılığın kısıtlanması

Göğüs ağrısı / kalp problemleri

Kronik kas gerginliği

Baş ağrıları / migrenler

Bağışıklık sisteminin zayıflaması / sık sık hastalanma

Mide / bağırsak sorunları

Yüksek tansiyon

Anksiyete ve depresyon

Uykusuzluk / uyku sorunları

Kültürümüzde stres o kadar normalleşti ki, zamanla birikmesi ve fark edilmemesi çok olası. Ayrıca, travmayla yüzleşmek her zaman kolay olmayabilir. Stres, travma ve düzensiz sinir sisteminin belirtilerini tanımak fiziksel, duygusal ve zihinsel sağlığın optimize edilmesine, daha bilinçli ve sağlıklı yaşam seçimleri yapılmasına ve genel olarak daha tatmin edici bir yaşam sürülmesine katkıda bulunur.

Görsel içeriği #theworkoutwithwitch'ten çevrilerek uyarlanmıştır.

İhtiyaçlarınız okunacak bir yazı veya çözülecek bir şifre değildir. İçinizde olanları siz dile getirmeden kimse anlayamaz.

Birine bir şeyi anlatmadan anlamasını beklemek, sadece anne-bebek ilişkisine özgüdür çünkü bu ilişkide ‘dil’ sonradan devreye girer. Annenin veya bakım verenin bebeği anlaması ve gerekeni yapması beklenir. Ancak, eşiniz, partneriniz veya arkadaşınız sizin bakımınızdan sorumlu değildir ve siz de onun bebeği değilsiniz.

Söylemediği bir şeyi anlamadığı için birine tavır almak veya küsmek, aslında çocuklukta anne veya bakım verenden alınamayan bir ihtiyacın başkasına yansıtılmasıdır. Çoğu zaman karşı tarafla ilgisi olmayan bu durum, en çok ilişkilere zarar verir.

Yetişkin dünyasında anlatmak ve anlamak esastır. Giderilmesini beklediğiniz, yardım almak istediğiniz ihtiyaçları dile getirmelisiniz.

-

Your needs are not a text to be read or a code to be deciphered. No one can understand what is within you unless you express it yourself.

Expecting someone to understand something without explaining it is unique to the mother-infant relationship because, in this relationship, language comes into play later. It is expected that the mother or caregiver understands the baby and acts accordingly. However, your spouse, partner, or friend is not responsible for your care, and you are not their baby.

Taking a stance or sulking because someone did not understand something unspoken is actually projecting a need that was unmet in childhood by the mother or caregiver onto someone else. This situation, which often has nothing to do with the other person, is most damaging to relationships.

In the adult world, communication and understanding are essential. You must express the needs you expect to be met or for which you seek help.

#opencomunication #wellbeing

Stres, üzüntü ve travma bağışıklık sistemi direncini zayıflatarak sizi hastalıklara karşı daha savunmasız hâle getirir. Araştırmalara göre toksik insanlarla çevrili olmak da buna dahil.

Toksik yani sınırlarınızı aşan, manipülatif, kötümser, özür dilemeyen, kıskanç, yargılayan insanlardan uzak durmak bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve yaşam süresini uzatıyor.

Dünyanın en yaşlı insanı Maria Branyas uzun yaşamını "düzenli ve huzurlu bir aile hayatına, arkadaşlarla iyi ilişkiler kurmasına, doğayla temas içinde olmasına, endişesiz ve pişmanlıklara yer olmayan istikrarlı bir duygusal hayata ve toksik insanlardan uzak durmasına" bağlıyor.

Stress, sadness, and trauma weaken the immune system's resistance, making you more vulnerable to illnesses. Research shows that being surrounded by toxic people is also a contributing factor.

Avoiding toxic individuals—those who overstep boundaries, are manipulative, pessimistic, unapologetic, jealous, and judgmental—strengthens the immune system and extends lifespan.

The world's oldest person, Maria Branyas, attributes her long life to "a regular and peaceful family life, good relationships with friends, contact with nature, a stable emotional life free of worries and regrets, and staying away from toxic people."

#toxicpeople #immunesystem

Listening to our inner voice, or intuition, often has a bad reputation when it comes to decision-making. It is generally believed that emotions and intuitions are irrational when compared to analytical thinking. However, emotions are actually an assessment of what we experience or think about; in other words, they are a form of information processing.

We experience intuitions when our brain detects an important match or mismatch, but it has not yet reached our conscious level.

Intuition is often considered the opposite of analytical thinking. However, a recent meta-analysis shows that analytical and intuitive thinking are not correlated and can work simultaneously.

Trusting instincts

Due to the fact that fast processing is ancient, intuitions can sometimes be a bit out of date. Consider for example a plate of donuts. While you may be attracted to eat them all, it is unlikely that you need this large amount of sugars and fats. However, in the hunter-gatherers’ time, stocking up on energy would have been a wise instinct.

Also, since intuition relies on evolutionarily older, automatic and fast processing, it also falls prey to misguidances, such as cognitive biases. These are systematic errors in thinking, that can automatically occur. For instance, if you feel that an investment is good, you might gather only the information that supports the success of this investment and ignore negative data.

When your intuition tells you something, consider whether you have assessed the situation correctly. Does intuition have an evolutionary meaning? Does it contain cognitive biases? Do you have experience or expertise in such situations? If it is an outdated evolutionary situation, contains cognitive biases, and you lack expertise, use analytical thinking. Otherwise, don't hesitate to trust intuitive thinking.

#gutfeelings
#intuition

Everyone is responsible for their own feelings, and the feelings we feel are our own. Others can trigger our emotions, but they cannot awaken any emotion that we do not have. Therefore, seeking the source of our own emotions is always more functional than blaming others.

#duygu #sorumluluk #duygufarkındalığı #psikoloji #psikoterapi

#emotion #responsibility #awareofemotions #psychology #pychotherapy

Ünlü doktor ve terapist Gabor Maté bir aile hekimi olarak, hastalarını genellikle hasta olmadan önce tanırmış ve son kitabı Normal Efsanesi'nde "kibarlık" ve hastalık arasındaki ilişki hakkında bazı şaşırtıcı iddialarda bulunuyor.

Meslek hayatının büyük bir bölümünü ölümcül hastalarla çalışarak geçiren Maté, hastalarının çoğunun ortak kişilik ve psikolojik özelliklere sahip olduğunu fark etmiş. Birçoğunun "fazla kibar insanlar" olarak adlandırdığı kişiler olduğunu fark etmiş başkaları için ellerinden geleni yapan; işleri, arkadaşları ve aileleri için özveride bulunan ve genellikle başkalarını kendilerinin önüne koyan insanlar.

Gabor Maté'ye göre, fizyolojimiz sosyal varoluşumuzdan ayrılmayacağı için, fazla kibar insanlar daha streslidir, bağışıklık sistemleri zayıftır ve kronik hastalıklara yakalanma riskleri daha fazladır.

As a family physician, Maté often knew his patients before they became ill and in his recent book, The Myth of Normal, acclaimed physician and therapist Gabor Maté makes some startling claims about the relationship between "niceness" and ill health.

Having spent much of his professional practice caring for terminally ill patients, he noticed that many of his patients had personality or psychological traits in common. Many of them were what he called "nice people": people who went out of their way for others; who made self-sacrifices for work, friends, and family; and who generally put others before themselves.

According to Gabor Maté, since our physiology is inseparable from our social existence, too nice people are more stressed, have weaker immune systems and are a higher risk of developing chronic illnesses.

#gabormate #themythofnormal #niceness #illness #stress #immunesystem #chronicillness

#normalefsanesi #kibarlik #hastalik #stres #bagisikliksistemi #kronikhastalik

Soykırımı durdurmanın tek yolu terörist devlet İsrail ile ilişkilerin tamamen kesilmesi ve onun tecrit edilmesidir.

Bu vahşetin, bu insanlık suçunun ortadan kalkması için yeterince baskı yok tam da bu yüzden: Kötülüğün karşısında sessizliğin kendisi de bir kötülük ve şiddettir.

Alman şair Bertolt Brecht, insanlık tarihinin en karanlık dönemlerinden birinde şöyle demişti:

"Karanlık zamanlarda

Şarkı da söylenecek mi?

Evet, şarkı da söylenecek.

Karanlık zamanlar hakkında" 🇵🇸

#rafahonfire #soykırımıdurdur #stopgenocide #refahtakatliamvar

Birini, sizi sevmesini sağlayacak denli çok sevemezsiniz. Lakin kendinizi öyle sevebilirsiniz ki, başka kimseler neyi hak ettiğinizin farkına varır ve daha azıyla ortaya çıkmaya cesaret dahi edemezler.

Sağlıklı bir yaşam sürmek sadece doğru beslenmek ve egzersiz yapmakla ilgili değildir; aynı zamanda duygusal zeka ve olgunluk geliştirmekle de ilgilidir. Zihinsel ve duygusal esenliğimize öncelik verdiğimizde, gerçekten tatmin edici bir yaşam için zemin hazırlamış oluruz.

Living a healthy life isn't just about eating right and exercising; it's also about cultivating emotional intelligence and maturity. When we prioritize our mental and emotional well-being, we lay the groundwork for a truly fulfilling life.

#emotinalmaturity #healthyboundaries #selfconfidence #acceptingfeelings #cognitiveflexibility #responsibilityofactions #duygusalolgunluk #sağlıklısınırlar #özgüven #duygularınkabulü #bilişselesneklik #sorumluluküstlenmek

Öz varlığımızı kendimize çalışma konusu yapmak, kendimizi hiçbir yargıya kapılmadan, olduğumuz halimizle incelemek, bu durumlarımızı tanımamıza yardımcı olacak araçlardır. Bizi daha zeki ve daha bilinçli kılacak şey, sadece kendimizi mercek altına yatırarak gözlemlemektir.

Self-observation is self-correction yani "kendini gözlemlemek kendini düzeltmektir."

"Öfkemiz, sınırlarımızın ihlal edildiğini, yaşamımızdaki önemli bir duygusal sorunu ihmal ettiğimizi ya da ilişkimizde kendimizden -inanç, değer, arzu ya da hırslarımızdan- çok şey feda ettiğimizi gösterebilir." -Harriet Lerner

Öfkelenmeye hakkımız olduğunu kabullendikçe öfke bir gösterge aracı olur ve onu bir değişim aracı olarak kullanmaya başlarız.

#öfke #öfkedansı #harrietlerner

Terapi süreci, bireyin kendi kimliğini ve sesini daha iyi tanımasına, anlamasına ve gerektiğinde değiştirmesine yardımcı olur.

Ünlü psikolog ve yazar Gabor Maté'ye göre, insan ilişkilerinde sıkça yapılan iki "ölümcül" hata var. Birincisi, başkalarının duygularından kendimizi sorumlu tutma yanılgısı. İkincisi ise, kimsenin hayal kırıklığına uğramaması gerektiğine inanmamız.

Ancak, karşımızdakinin duygularından sorumlu değiliz, olamayız. Yalnızca kendi sözlerimizden ve davranışlarımızdan sorumluyuz.

#gabormaté

Gerçek pozitif düşünme, hayatta karşılaşma ihtimalimiz olan yaşam olaylarından korkmayacak kadar kendimize güvenmekten beslenir.

Moleküler araştırmacı Candace Pert, "Sağlıklı olmak sadece olumlu ve mutlu şeyler düşünmek değildir" diye yazıyor. Örneğin, öfkenin olumsuz bir duygu olduğunu düşünürüz ama bazen tek iyileştirici etken, uzun süredir bastırılmış bir öfkenin patlaması olabilir.

#olumludüşünme #özgüven #candacepert #duygularınkabulü #bastırılmışöfke #öfke

“Sınırlarımızı savunmak için kendimizi ortaya koymak, gerektiğinde saldırgan da gözükebilir ve gözükmelidir... Ben çocuklarımın bana öfke duymasından endişelenmiyorum, yeterince öfke duymamasından endişe duyuyorum.” -Gabor Maté

#vücudunuzhayırdiyorsa #duygularınifadesi #bağışıklıksistemi #duygularımıfarkediyorum #öfke #bastırılmışduygular #iyileşmek #gabormaté

Gerçekliğimizi nasıl yaratırız?

Stoacı ve Roma imparatoru Marcus Aurelius şöyle yazmış: "Bir insanın hayatı, düşüncelerinden ne anladığıdır."

Düşündüklerimiz, algıladıklarımız ve hissettiklerimiz gerçekliğiminizin ana bileşenleridir.

"Gerçekliğimizi biz yaratırız" fikrinden rahatsız olan birçok insan var. Bunu kurbanı suçlamanın bir versiyonu olarak görüyorlar. Ama çoğunlukla bilişsel terapi kullanarak insanların düşüncelerini ve davranışlarını değiştirmelerine yardımcı olan biri olarak, gerçekliğimizin çoğunu gerçekten de yarattığımız fikrine daha fazla katılamazdım. Bunu inkar etmek, gücümüzü inkar etmektir.

Eğer sevgiliniz sizden ayrılırsa ve düşünceniz "Beni sevecek başka birini asla bulamayacağım" ise, o zaman muhtemelen bazı çok olumsuz duygular yaşayacaksınız ve bu duygularla tutarlı davranışlarda bulunacaksınız kendinizi beğenmemek, eve kapanmak gibi. Öte yandan, düşünceniz "Zaten mükemmel bir ilişki değildi bittiği iyi oldu" ise, o zaman muhtemelen oldukça farklı hissedecek ve yeni ilişkiler kurmak icin daha heyecanlı olacaksınız.

Tekrar tekrar düşünüp sağlamlaştırdığınız düşünceler inançlara dönüşür. Bunun şöyle bir bilimsel açıklaması var: İnançlar, dünyanızdaki olayları yorumlamanızı sağlayan bilişsel bir mercek oluşturur ve bu mercek, doğru olduğuna inandığınız şeyle eşleşen kanıtlar bulmak için seçici bir filtre görevi görür (brain's selective filtering system).

Örneğin, partneriniz sizden ayrıldığında oluşturduğunuz inanç “yeterince çekici değilim” ve sonra bir partiye gittiniz, 10 kişi size harika göründüğünüzü söyledi ama bir kişi kıyafetinizin 'ne kadar ilginç' olduğunu söyledi. Partiden sonra muhtemelen 'ilginç' yorumuna odaklanacaksınız. Hatta inancınızla tutarlı başka düşünceler üretmeniz muhtemel. "Giyinmekten anlamıyorum", "Bir tarzım yok", "Zevksizim" gibi. Harika göründüğünüzü söyleyen diğer 10 kişi hiç var olmamışçasına uçup gider. Çünkü çevrenizden yalnızca inancınızla tutarlı olan ve daha sonra yeterince çekici olmadığınıza dair orijinal inancınızı güçlendiren kanıtları aldınız (Devamı yorumlarda 👇🏻).

İsrail'li işgalci asker tahtaya bir matematik sorusu yazıyor. Bu soruda "x" nedir diye soruyor. "Hadi ama cevabı bilmiyor musunuz?" derken kamera bombalanmış, harap olmuş sınıfı çekiyor. İnternette karşımıza çıkan onlarca 'alay etme' videosundan biri.

Hiç şaşırmıyorum. Hatta o kadar tanıdık ki. Kolektif itaat suçu failleri insanlıklarını yitirirler. İnsanlık suçu işlemiyorlar, 'görev'lerini yerine getiriyorlar. Öyle bir görev ki, yerine getirirken insanlıktan çıktıkça işin kolaylaşıyor. İnsan kalarak işgalci olamazsın, insan öldüremezsin, işkence yapamazsın çünkü.

Zygmunt Bauman'dan Mutluluk Üzerine:

"Hayatınızı uzun bir mücadele olarak düşünün.

Büyük Alman şair Wolfgang Goethe'ye sormuşlar mutlu bir hayat yaşadı mı diye. Cevabı "evet!" olmuş. "Çok çok mutlu bir hayat yaşadım." "Ama" diye eklemiş hemen ardından, "tek bir mutlu hafta hatırlamıyorum."

Ve bu güncel felsefeye karşı bir yanıt. Bizler için bir uyarı. Çünkü bugün tanıtımla, reklamla, sürekli yeni, cazip, çekici modalarla mutluluğu hep daha iyi, daha iyi ve kesintisiz bir dizi memnuniyetler bütünü olarak düşünmeye itiliyoruz. Ve Goethe'nin öne sürdüğü (ki o, sadece mükemmel bir şair değil aynı zamanda çok, çok bilge bir insandı) şu ki, mutluluk üzüntülerin, sorunların üstesinden gelmektir. Şiirlerinden birinde der ki asıl kabus ardı arkası kesilmeyen güneşli günlerdir. Bunun alternatifi mutluluk değil can sıkıntısıdır. Heyecandan yoksun olmaktır. Peşinden gidebileceğin, uğruna kavga edeceğin bir amaçtan yoksun olmaktır. Goethe'nin söyledikleri genç insanlar için gerçekten bir uyarıydı.

Hayatınızı sınırsız haz veren maddelerle dolu bir kaptan seçilen hediyeler yığını olarak düşünmeyin. Hayatınızı uzun, uzun bir mücadele olarak düşünün. Bu uzun mücadelede bir problemi çözersiniz, bir diğeriyle karşılaşırsınız ve yan etkiler çoğu zaman can sıkıcıdır. Ve evet beni kısa dönemde karamsar, uzun dönemde ise iyimser yapan işte budur."

Via @okuryazarlar

#mücadele #bauman #mutluluk #goethe

Katıksız bir toksik pozitiflik örneği.

Her şart ve koşulda her şey yolundaymış gibi davranmak, toksik yani zehirli pozitifliktir. Hiçbir olumlu düşünce ve iyimserlik çabası, hayatın adil olmadığı ve herkese eşit davranmadığı gerçeğini değiştiremez. Bu nedenle bu gibi hayattan habersiz zenginlerin, samimiyetsiz yaşam koçlarının ve pembe enerjiler saçan Instagram hesaplarının yaymaya çalıştıkları 'olumlu' enerjiden kendinizi koruyun. Gerçek olmadığı gibi son derece de sağlıksız. Çünkü insan olmanın bir parçası olan duygu ve düşüncelerimizi yargılayıp damgalıyor. Hep bir ağızdan "söylenmeyi bırak", "sahip olduklarına şükret"; "mutlu olmak için bakış açını değiştir", "akışta kal" denildikçe sorunlarımıza yabancılaşır, kendimizden ve duygumuzdan şüphe duyarız. En önemlisi zihinsel sağlığımız için önemli olan öz şefkat engellenir.

Düşünün, bir arkadaşınıza iş yerinde müdürünüzle yaşadığınız bir sıkıntıdan bahsediyorsunuz ve aldığınız cevap "şükret ki bir işin var" oluyor. İşittiğiniz şey, 'sorunları görmezden gel', 'kurcalama', 'alttan al' dır. Siz bunları yapamadıkça (ve yapmamalısınız), hissedecekleriniz yok sayılmak, önemsiz hissetmek, yaşam değerlerinizden şüphe duymak, kendinize, duygularınıza ve dünyaya yabancılaşmak olacak.

Negatif duygular, hayatın adil olmadığı gerçeği, haksızlığa uğradığımızın kabulü sağlıklıdır çünkü her biri problemleri tanımak ve çözmek için birer rehberdir. Hayat bir mücadeledir ve sorumluluk almayı gerektirir. Hayatımızı arzularımızla uyumlu hale getirmek istiyorsak önce koşullarımızla ve gerçekliğimizle yüzleşmek, sonra da değiştirmek icin mücadele etmemiz gerekir. Evrene pozitif mesaj yolluyorum demekle olmaz.

Türkiye'de insanlara çiçek açın, akışta olun, işe dans ederek gidin denilecek bir ortam mı var gerçekten sinirlerim bozuluyor :)

Toksik pozitifliği tanıyın ve ruh sağlığı uzmanı olduğunu iddia eden kişilerden geldiğinde lütfen şikayet edin. Profesyonel olmadığı gibi etik de değil.

Toksik olmayan pozitiflikler diliyorum hepimize 🍀

"Bir şeyi istemekle ona gereksinim duymak arasında fark vardır. Oksijen bir gereksinim, sevgi ise bir istektir.

Sevgi erişkin bir insanın gereksinim duyduğu bir şey değildir. Diğer insanlarla sevgi dolu ilişkiler kurmak istemek doğaldır. Bunda yanlış bir şey yoktur. Sevdiğiniz birisiyle güzel bir ilişki içinde olmak çok keyiflidir. Ancak, yaşamak veya mutluluğunuzu tepelerde yaşayabilmek için dıştan gelen onaya, sevgiye ve ilgiye gereksiniminiz yoktur."

David Burns, The Feeling Good Handbook

Yaşamımız küçük anlardan oluşuyor ancak bazen akan zamanla birlikte hareket edemeyebiliyoruz.

Geleceği ve geçmişi düşünmeye ve planlamaya ihtiyaç duymamız doğaldır, ancak bu durumun günün büyük bir bölümünü kaplaması veya anı kaçırmamıza neden olması durumunda, anda kalma becerimizi geliştirmemiz gerekebilir.

Kendinizi gözlemlemekten kaçınmayın. Geçmişi ne kadar düşünüyorsunuz? Ya da geleceği? Şimdide, yaşadığınız anda kalmak için ne yapabilirsiniz? Şu anki zihinsel süreçlerinizi gözden geçirin ve anda kalma becerinize 0-10 arasında bir puan verin. Peki, sizin için daha tatmin edici bir puan kaç olurdu?

O puana ulaşmak için size yardımcı olabilecek anda kalma egzersizleri objeye odaklanma, nefese odaklanma veya o an yaptığınız eyleme odaklanma olabilir.

#mindfulness
#kaygı
#nefes
#andakalmak
#andakalmaegzersizi

Söz konusu katlanabilme ve baş etme becerisi "idare etme" ile karıştırılmamalıdır. Sorunun çözümü için her iki tarafın da aktif katılımı ve ilişkiyi sürdürmek için gerçekçi motivasyonlara ihtiyacı vardır.

Hayat; gözardı ettiklerimiz, yüzleştiğimiz ya da yüzleşmek için ertelemeyi seçtiğimiz nice sorun ve varoluşumuzun parçası haline getirdiğimiz travmalarla dolu.

Hepimiz kendi yaşam yolculuğumuza aklımız ve vicdanımızla yön verirken yenilenmeye, değişime, gelişime açık olarak küçük veya büyük her türlü zorlukla baş etmek için içeriden kaynaklanan bir güç bulmalıyız. Yaşam tutkusu ve umuduyla beslenen mücadele araçları geliştirmeliyiz.

Bunun için de hesaplaşmalı, yüzleşmeli ve bize yük olan her şeyi ait olduğu yere bırakmalıyız.

Fiziksel ve ruhsal sağlık ise tüm bunları sürdürme becerisinin merkezi.

Sağlıklı bir ruh hâli için cesur olmak ve yüzleşebilmek umuduyla!

#yüzleşmek #varoluş #cesaret #psikoterapi #ruhsalsağlık

Alınacak çok ders var... Sükunetle konuşmalı, birbirimizden öğrenmeli, paylaşmalı ve bıkmadan usanmadan kendimizi daha iyi anlamaya çalışmalıyız.

🌸🌸🌸

Kafanızın içinde "hiçbir şey değişmeyecek" diyen umutsuz bir ses mi var? Sizi hiçbir şeyin değişmeyeceğine inandırmaya mı çalışıyor?

Bu ses kimin sesi? Sizin mi?

Kafamızda dolaşan çoğu düşünce, inanç ve varsayım, aslında bize ait değil.

Etkili ikna stratejileri, propaganda taktikleri ve manipülasyon yöntemleriyle algılarımız şekilleniyor.

'Bir şeylerin değişmeyeceği' algısı uzun zamandır zihinlerimize yerleştirilmeye çalışılıyor.

Bu nedenle son seçimde 8 milyon 800 bin kişi sandığa gitmedi.

Oysa hiçbir şey göründüğü gibi değil.

Antik Yunan filozofu Herakletios'un dediği gibi: Her Şey Değişir.

Değişimi talep etmek ve üzerimize düşeni yapmak bizim vatandaşlık görevimiz. Lütfen sandığa gidin ve oyunuza sahip çıkın. Özellikle savunmasız çocuklar için oy kullanın. Her şey değişir.

Başkalarının bizi öfkelendirdiği yanılgısına kapılırız ancak öfke içimizdedir. Hiç kimse bizde olmayan duyguları uyandıramaz, sadece tetikleyebilirler. Öfkelendiğinde bir bak bakalım kaynağı sen misin yoksa başka kayıklar mı?

We often fall into the illusion that others make us angry, but anger is within us. No one can evoke emotions that do not already exist within us, they can only trigger them. When you feel angry, take a moment to look and see if the source is within yourself or external to you, like other boats in the lake.

İlişki kurmak bir cesaret işidir çünkü her ilişki, kişinin anlamlı bir yakınlık kurma umudunu kaybetme riskini de içerir.

Building a relationship is an act of courage because every relationship also involves the risk of losing a person's hope of establishing meaningful closeness.

#rollomayquotes #rollomay #relationships #closeness #iliski #yakınlık

Travma bize ne yapar?

#travma #güvenlikalgısı #kendilikalgısı #adildünyainancı #birlikteiyileşeceğiz #geçmişolsuntürkiye

@batepsikoloji tarafından paylaşılan sinir sistemimizi dengeye getirebilmek için teknikler içeren bu postu içinde bulunduğumuz korku, kaygı, panik sarmalında yardımcı olacağını düşündüğüm için paylaşıyorum. Bu sarmalda olduğumuzda vücudumuzda olan bitenler hakkında da kısaca bilgi vermek istiyorum çünkü bilgi güçtür. Nedenini bildiğimiz tepkilerden korkmayız ve üzerlerinde daha fazla kontrol sahibi oluruz.

Otonom sinir sistemi bizi hayatta tutar ve sempatik sinir sistemi, parasempatik sinir sistemi ve enterik sistem olarak üçe ayrılır.

Sempatik sistem, vücudu tehlikelere karşı uyarır ve tetikte tutar. Herhangi bir tehlike algıladığında vücuda "savaş, don ya da kaç" sinyallerini verir.

Parasempatik sistem vücudu sakinleştirmekten sorumludur. Vücuda "dinlen ve sindir" sinyallerini verir.

Enterik sistem ise vücutta serotonin ve dopamin gibi kimyasalları sentezler.

Travma, beklenmedik şekilde ortaya çıktığı için fiziksel ve duygusal bütünlüğümüzü bozar ve vücudumuz sempatik sistemi devreye sokar.

Yukarıdaki teknikler kaygılı, korkmuş, panik halindeyken uygulanabilecek ve parasempatik sistemi devreye sokmak için yardımcı teknikler.

Vücudun gevşeme yanıtlarını etkinleştirmek zaman, pratik ve en çok da farkındalık istiyor. Gevşemek zihinsel olarak aktif bir süreç olduğu için teknikleri uygularken vücudumuzun tepkilerini izlemek ve değişimi fark etmek çok önemli.

Parasempatik sistemi devreye sokmak için bisiklet sürmek, yürüyüş yapmak, hatta oturduğunuz yerden sadece açma germe hareketleri yapmak gibi ritmik hareketler de etkili olur.

Hepimize tekrar geçmiş olsun. Metanet ve kuvvet diliyorum 🙏

#deprem #gevşeme #kaygı #korku #panik #otonomsistem #sempatiksistem #parasempatiksistem #travma

Bir çeşit erken dönem psikososyal müdahale olan ve herkesin uygulayabileceği psikolojik ilk yardim (Piy) nedir ne değildir?

Profilimdeki deprem başlığında psikolojik ilk yardım eğitimlerinin duyurularını paylaşacağım.

Onaracak koskoca bir ülkemiz var. Pansumanımız dayanışma. Birlikte iyileşeceğiz.

#deprem #earthquaketurkey #psikolojikilkyardım #psikolojikdestek

Deprem bölgesinden acı haberler almaya devam ediyoruz. Hepimize metanet diliyorum.

Böyle acı bir olayı ülkemizden ve sevdiklerimizden uzakta takip ediyor olmak çok çaresiz ve suçlu hissetmemize neden olabilir.

Elimiz kolumuz bağlı ve yapabileceklerimiz sınırlı gibi hissediyor olabiliriz ama depremzedelere maddi manevî desteklerimizi iletmek hem bizler hem onlar için çok yardımcı ve etkili olacaktır.

Yalnız olmadıklarını bilmek, birilerinin dünyanın bambaşka bir noktasında onlar için mücadele ettiğini bilmek depremzedelere güç verecektir.

#deprem #dayanisma #psikoloji #göçmenkadınlar

Via @batepsikoloji ve @tpdizmir.

Görsellerde sinir sistemimizi nasıl regüle (düzenleme) edebileceğimiz anlatılıyor.

Unutmayalım ki anormal bir duruma gösterilen anormal tepki normal bir davranıştır.

Eğer,

Şok ve inkar halindeyseniz, endişe, korku, panik, suçluluk, utanç duyguları yaşıyorsanız,

Sürekli deprem ile ilgili konuşma veya içe kapanma ihtiyacındaysanız,

Bedensel şikayetleriniz (ağrı, bulantı, uyuşukluk vb.) varsa, Uyku problemleri yaşıyorsanız (uykuya dalmada zorlanma veya sürekli uyuma ihtiyacı vb.),

Aşırı enerji veya yoğun yorgunluk ve halsizlik yaşıyorsanız,

İstemsizce aklınıza depreme dair görüntüler, sesler ve kokular geliyorsa,

Çabuk irkiliyorsanız,

Depremi hatırlatacak her şeyden kaçma ihtiyacındaysanız;

ANORMAL BİR DURUMA NORMAL TEPKİ VERİYORSUNUZ demektir.

Bu tepkiler, yaşadığımız sarsıcı olayla baş edebilme çabalarımızın bir sonucudur. İlk haftalarda, yoğunluğu değişerek sürebilir.

Tüm bu şikâyetlerin zamanla azalması beklenir. Sosyal destek almak, yaşananları çevrenizle paylaşmak şikâyetlerinizle başa çıkmak için önemlidir. Böyle zamanlar sizi zorlasa da;

Beslenme, uyku, dinlenme gibi ihtiyaçlarınızı düzenli karşılamaya gayret etmeniz önemlidir.

Yaşanan depremden etkilenen herkese geçmiş olsun.

Can kayıpları için başsağlığı, yaralılar için acil şifalar diliyor, haber alınamayanlara bir an önce sağ salim ulaşılmasını temenni ediyorum.

Umuyorum ki bu büyük felaketi de dayanışmamızla atlatacağız.

Dayanışmayla..

#deprem #başaçıkma #regülasyon #tpd #dayanışma #psikoloji

Time exists in order that everything doesn't happen all at once…and space exists so that it doesn't all happen to you.

Zaman her şey bir anda olmasın, mekan ise hepsi bizim başımıza gelmesin diye var.

Susan Sontag

#time #place #susansontagquote #psychology #psychotherapy #dublin #zaman #mekan #psikoloji #psikoterapi

#algı #duygudurum #istenmeyenduygular #psikoterapi #psikoloji #terapi

#perception #mood #unwantedemotions #psychotherapy #psychology #therapy #dublin

@theschooloflife #resilience #psychology #acceptingloss #changing #ruhsaldayanıklılık #psikoloji #değişim #kabul

"Zihnimiz bizi mutlu etmek için değil, hayatta tutmak için tasarlanmış. Ve bizi hayatta tutan iki mekanizma var.

Birincisi: Tehdit ve savunma mekanizması. Bu mekanizma herhangi bir tehlike ile veya tehdit ile baş başa kaldığımız zaman aktive olur. Örneğin, size doğru hızla gelen bir arabanın kornasının sesini duyduğunuz zaman. Ve vücudumuzda bir takım değişiklikler oluşmaya başlar. Sempatik sinir sistemimiz devreye girer, vücudumuz adrenalin ve kortizol hormonları salgılamaya başlar, kalp atışlarımız hızlanır, solunumumuz hızlanır, kaslarımız gerilir, aynı zamanda zihnimizde de bir takım değişiklikler olmaya başlar. Muhakeme yetimiz örselenir, farkındalık alanımız daralır. Tüm bu değişiklikler, bizi, o tehdit olarak gördüğümüz şeyle savaşmaya veya ondan kaçmaya hazırlar. Fakat, bu mekanizma yalnızca fiziksel bir saldırıyla karşı karşıya kaldığımızda devreye girmez. Tehdit ve savunma mekanizmamız, duygusal bir saldırıyla karşı karşıya kaldığımızda da devreye girer.

Bizi hayatta tutan ikinci mekanizma ise, tüm memelilerde, insanlar dâhil tüm memelilerde görebileceğimiz yatıştırma ve bakım verme mekanizmasıdır. Memeli bebekler, doğduklarında bakıma muhtaçtırla ve hayatta kalabilmesi için en fazla bakıma muhtaç duyan memeli türü de insandır. Ve, bizim sütten çok daha fazlasına ihtiyacımız vardır hayatta kalabilmek için. Bağ kurmaya, sıcaklığa, temasa ihtiyacımız vardır. Memeli ebeveynler bebekleriyle bağ kurmaya, onları yatıştırmaya programlıdır ve işin en tatlı yanı da memeli bebekler de kendilerini güvende hissetmek için ebeveynleriyle bağ kurmaya programlıdırlar. Bu sistem aktive olduğu zaman sempatik sinir sistemimiz devre dışı kalır, parasempatik sistemimiz devreye girer. Vücudumuz oksitosin adında bir hormon salgılamaya başlar, ki bu hormon, sevdiğiniz biri size sarıldığında salgıladığınız hormondur. Kalp atışlarınız yavaşlar, solunumuz yavaşlar, kaslarımız gevşer, olaylara daha geniş bir perspektiften bakabiliriz.

Kendimizi acımasızca eleştirdiğimizde, tehdit ve savunma mekanizmamız devreye girer. Kendimize şefkatle yaklaştığımızda ise, bakım verme ve yatıştırma mekanizması."

@zeynepselvili

#özşefkat #parasempatiksistem #oksitosin #özşefkatfarkındalık

Bebek, annenin kapsayamayacağı veya aynalayamadığı "çok büyük" duygular hissederse annesinin ve onunla bağını kaybedeceği için kendisinin öleceğinden korkar. Bu deneyimlerin toplamı büyük oranda (duygulara ilişkin) tolerans penceremizi (windows of welcome) şekillendirir.

#babies #mother #connection #tolerance #windowsofwelcome #sarahpeyton #psychology #pychotherapy

Eğer eleştirel bir ebeveyn ile büyüdüyseniz, olabildiğince saklanma eğiliminde olmanız oldukça anlaşılır bir durum. Bir bağ/ilişki kurmayı arzu ederken, yerine eleştiri alıyorsunuz, yani “görünür olmanın” bir maliyeti var. Ebeveyninizin sizi olduğunuz gibi kabul etmesi, hiçbir zaman sizin sorumluluğunuz değildi. İçinizdeki o
çocuğu sevin.

#innerchild #natepostlethwait #selfcompassion #selflove #parenting #beingseen #critism

Kendini sevmek için akşam inince tek başına yürümeyi sevmelisin. O yol sana bütün olasılıkların mümkün olduğu bir dünya için gerekli yaşama cesaretini verir.

You better learn to walk alone by the nightfall. The path you walk will give you the courage to live.

#pyschology #wellbeing #courage #nightfall #path #walking

.pro-gallery-wix-wrapper {display: block !important;} .pro-gallery-wix-wrapper .gallery-item-container {opacity: 1 !important; display: block !important;}